Bu sene blogumu fazlasıyla ihmal ettim. Okulda üç tane yeni ders veriyorum. Onların hazırlıkları vakit alıyor. Dadımız işinden ayrıldığından beri ev işleri de bana kaldı. Bir anda kendimi blog yazmak yerine yerleri süpürürken buldum. Bir de tabi çocuklar okula başladıktan sonra onlarla yaptığım Türkçe dersleri azaldı. Azaldı demek yanlış oldu. Aylardır hiç bir şey yapmıyoruz. Arada Türkçe kitap okuyoruz ama yazılı alıştırmalar yapmıyoruz. Derin Defne’ye hazırladığım eski alıştırmalardan yapıyor nadiren. İngilizceleri hızla ilerlerken Türkçe yerinde sayıyor.
Neyse, suçluluk duyguları bir yana bu aralar Defne’yle beraber Gizemli Benedict Derneği serisini okuyoruz. İngilizcesini tabi. Defne geçen sene babasıyla beraber Harry Potter kitaplarını okudu. Ben de onların baba kız kitap macerasını kıskandım. Bu sefer de anne kız beraber dört kitaplık bu seriyi okuyoruz. Ben daha ilk kitabı yarılayamadım. Defne ikinciyi bitirmek üzere. Araya Kurt Seyt ve Shura’yı sıkıştırmasaydım biraz daha ileride olabilirdim herhalde. Hem diziyi hem kitabı. Bu ilgim baba tarafım Kırım’dan geldiği için diyeceğim ama asıl sebep bu değil tabi.
Gizemli Benedict Derneği kitapları üstün yetenekli ve kimsesiz dört çocuğun maceralarını anlatıyor. Üstün yetenekli çocukları seçebilmek için gazeteye verilen bir ilanı okuyup başvuruyorlar. İlana başvuran çocukları sınavdan önce girişte sınıyorlar. Birileri onları kopya çekmeye ikna etmeye çalışıyor. Bir başkası tek kalemini mazgala kaçırıp yardım istiyor. Sonra da çok zor yazılı bir sınav yapıyorlar. Zor göreceli bir kavram. Birine zor olan bir başkasına kolay tabi. Sorulardan biri İmparator Justinian’ın gücünü göstermek için yaptırdığı kilisenin ismi. Çocukların hiçbiri İstanbullu değil elbet! Sonunda değişik yetenekleri olan dört çocuk seçiliyor. Reynie’nin pratik zekası kuvvetli. Sticky çok okuyup okuduğu hiç birşeyi unutmuyor. Kate çok becerikli. Constance ise inatçı. Bir araya geldiklerinde karşılarına çıkan bütün problemlerin üstesinden gelebiliyorlar. İlk kitapta bir okulda casusluk yapıyorlar. Daha o kadarını okuyabildim zaten. Ama çocuk kitabı olmasına rağmen zevkle okunuyor. Belki de ben biraz çocuk kaldığım için.
Popüler çocuk kitaplarında kimsesiz çocukların hikayelerine çok rastlanıyor nedense. Harry Potter öksüz ve yetim. Pippi Uzun Çorap da öyle. Küçük Prens tek başına, ailesi yok. Narnia Günlükleri’ndeki Lucy, Edmund, Peter ve Susan da ailelerinden ayrılar. Gizli Bahçe’deki Mary de. Bir yerde duymuştum, mutlu insanlardan iyi yazar olmaz diye. Bir çok kitap yazarlarının hayatlarından esinleniyor. Tek başına aile hasretiyle yalnız bir çocukluk geçirenler büyüyünce kendi hikayelerini mi yazıyorlar acaba? Peki çocuklar acaba niye böyle hikayeleri okumayı çok seviyorlar? Anne baba olmayınca biraz daha fazla yaramazlık yapılabiliyor, Pippi gibi.
Arkadaşlar büyüklerden daha önemli oluyorlar, Harry Potter’ın yatılı okulunda olduğu gibi. Acaba aileleriyle yaşayan çocuklar anne babalarına her kızdıklarında – bizimkiler gibiyse sık sık- tek başına istediğini yapabilme hayalleri mi kuruyorlar? Büyüklerin olmadığı, her şeyin serbest olduğu, kurallardan, yatma vaktinden, sebze yemekten uzak bir dünya! Benden bu kadar. Bu konuda daha akademik bir bakış açısı isterseniz buyurun.
Bu arada bugün yazdığım blogları birbirine karıştırdım! Aile için yazdığım bloğa Defne’nin dünkü resitalinden resimler koymak istiyordum ama yazıyı yanlışlıkla burada yayınlamışım. Farkedince hemen sildim. Kusura bakmayın. Yaşla karışık dalgınlık diyelim 🙂
makaleyi okumak isterdim ama ingilizce yok… yazınızdaki tespitleriniz çok güzel.
Ben de okumadım zaten. Merak edip internette aradım gerçekten çocuk kitaplarında benim düşündüğüm gibi tek başına çocuk hikayesi çok mu geçiyor diye. Bu akademik çalışma çıktı karşıma. Elli tane değişik kültürün masal ve hikayelerini incelemiş. Detaylarını bilmiyorum. Dediğim gibi tamamını okumadım zaten. Bir şey kaçırmadınız bence.
Ebru
Sabah açamamıştım ama şimdi açıldı, yazılarını özlemişim.
Ben de yazmayı özlemişim.
Bugün bir tane daha öksüz ve yetim çocuk hikayesi buldum. Holly Goldberg Sloan’dan Counting by 7’s. http://www.amazon.com/gp/product/0803738552?selectObb=new
Henüz Türkçe tercümesi yok sanırım. Kitabı araştırırken yazarın çocukluğunun bir kısmının Türkiye’de geçtiğini öğrendim.
Ben 4. Kitabı bulamıyorum.Türkiye’de satılmıyor herhalde.Kitabın adını söyleyebilir misin?
The Extraordinary Education of Nicholas Benedict – Nicholas Benedict’in Olağanüstü Eğitimi
Ben ilk 3 kitabı okudum.Gerçekten çok güzel kitaplar.Peki bu kitap sadece Nicholas Benedict’in başından mı geçiyor yoksa yoksa Katy ve diğer çocuklar da var mı???Seni de yoruyorum ama kitabı bulamadığım için merak ediyorum.Kusura bakma.
Bu kitap Mr. Benedict’in yetimhanedeki çocukluğunu anlatıyor. Diğer dört çocuk yok.
Ebru